ip-numaram.com IP adresi
   
  www.orucpinar.tr.gg
  ÇERKEZLİK TARİHİ
 
Çerkezlik ile ilgili bazı bilgiler Kendi dillerinde: Adige; Rusça'da Adigeytsi. Adigeler Adige özerk Vilayeti'nde yaşarlar; çoğun1uğu Laba ve Kuban nehirlerinin aşağı düzlüklerinde zengin topraklarin bulunduğu bölgede toplanmıştır, fakat bazıları da Kafkas daglarının eteklerine yerleşmiştir. TARİH Adige, birbirleriyle sıkı baglantıları olan kuzey-batı Kafkasya'nın yerli birçok kabilesi tarafından kullanılan bir isimdir. 14. yüzyılda bunların kuzeyde Kuban ve doğuda Laba nehirleriyle, güneyde Abhazyan kabileleri ve batıda Karadeniz'le çevrili bolgeye yerleşmiş oldukları biliniyordu (yani bugünkü Adige özerk Vilayeti ve bu vilayetle Karadeniz arasında kalan böIge). Bu dönemin en guçlu' Adige kabilesi Ziçi idi ve bu isim bazen bütün grup için de kullanılırdı. ticaret faaliyetleri nedeniyle Bizanslılar gibi bazı yabancı guçlerce iyi tanınırlardı. Adigeler bal, mum, hayvan ve kürk gibi şeyler ihraç eder, tuz, tekstil ve silah ithal ederlerdi. Bu dönemde Hristiyanlığı kabul etmeye başladılar. 13. yüzyılon başlarında Altın ordu hakimiyeti altına girdiler ve Adige kabilelerinin birkaçı doğuya Terek Nehri havzasına doğru göç ettiler. Bu kabileler Alanlara karıştılar ve sonunda Kabardiyan grubunu oluşturdular. Batıda kalan Adigeler de çerkez olarak tanınmaya başladılar. Daha sonra bu terim Kafkaslarda yaşayan halkın genel ismi oldu. 16. yüzyılın başlarında Osmanlıların ve Kırım hanlarının tesiriyle (Kırım. hanlığı 1475'de Osmanlılara bağlandı) İslam Adige (yani çerkez) topraklarına sızmaya başladı. Ancak İslam'ın bölgeye yayılması biraz zaman aldı, bu nedenle de Adigelerin Islam'ı kabul süreci ancak 19. yüzyılın başında tamamlandı. 1822'de yapılan kabileler arası bir toplantıda kararların şeriata göre alınması kabul edildi; ancak mahalli adetlerin kuvvetli tesiri devam etti. Bu dönemde kuzey Kafkasya'da 500.000-1.000.000 Adige vardı,(bu sayı sadece adigeler içindir kabartaylar ve diğerleri buna dahil değildir) 19. yüzyılın ortalarında bölge Rusya yönetimine girince birçoğu Türkiye'ye göç etti.(Göç ifadesi yazarın kendi ifadesi olup gerçekte bu, insanların kendi iradeleri dışında zorla gerçekleştirilmiş bir hareket olması sebebi ile doğru kelime "sürgün" olması gerekmektedir. E.Y.) Yüzyılın sonunda bölgede Adige topluluğunun ancak onda biri kalmıştı. Sovyet döneminin ilk yıllarında iki ayrı Adige bölgesi oluşturuldu: Adige çerkez özerk Vilayeti (Temmuz 1922) ve çerkez özerk Vilayeti (Ocak 1922). Agustos 1928'de birinci vilayetin adından "çerkez" çıkarıldı ve sadece Adige özerk Vilayeti oldu. İkinci Vilayet de Karaçay Özerk Vilayeti ile birleştirilerek Karaçay-Çerkez özerk Vilayeti oluşturuldu . Agustos 1936'da Maykop ve Giagin bölgeleri de katılarak Adige özerk Vilayeti'nin toprakları artırıldı. (Adige-çerkez özerk Vilayeti'nin var olmasına rağmen) 1926 Sovyet nüfus sayımında ismi kullanılmamıştır, bunun yerine bütün Adige grupları için (tabii ki Kabardiyanlar hariç. çünkü bunlar yüzyıllardır Adigelerden ayrı yaşamaktadırlar) "çerkez" tabiri kullanılmıştır. Adige tabiri sonradan yeniden kullanılır olmuş ve iki kelime etnik manada degilde, bölge manasında kullanılmıştır. (yani, "Adige" Adige özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan Adigeler için, ve "çerkez" Karaçay-çerkez özerk Vilayeti'nde yaşayan Adigeler için kullanılmıştır). Adige Özerk Vilayeti Kuzey Kafkasya'da Rusya Federasyonu'na bağlı Krasnodar topraklarında bulunmaktadır. Yüzölçümü: 7.600 km2. Başkent: Maykop Vilayet in iki kasabası ve dört yerleşim bölgesi vardır. 404.390, ortalama nüfus yoğunluğu : 53.2/km2 Başlıca kaynaklari: büyük bir dogal gaz rezervi. Sanayi: Makina imalati, konserye yiyecek, kereste. ve diger hafif sanayi kolları vardır. Tarım: hububat, tütün, şeker pancarı, ayçiçeği, sebze ve meyveler; hayvancılık, özellikle sığır üretimi, kümes hayvancılığı ve arıcılık. DİL Milli dil Adigece'dir. Kuzeybatı Kafkas dilleri grubundan ve Abhaz-Adige alt grubundandır Kabardiyan-çerkez ve Abhazyan-Adige dilleri ile yakın ilişkisi vardır. Dört lehçe grubu bulunmaktadır : Abadzech ,Bjeduğ ,Temirgoy ve Şapsığ (aslında bunlar dört ana kabile grubunu temsil eder) aralarındaki fark esas itibariyle fonetiktir. Eğitim görmüş tabakanın telaffuzunu Temirgoy şekillendirmektedir. Adige dilinde arapça(din ile ilgili) , Farsça (ticaret ile ilgili) , ve Türkçe (günlük hayatla ilgili bir çok kelime vardır. Bunların dışında ihtilalden hem önce hemde sonra alınmış bir çok Rusça kelime'de bulunmaktadır.Diğer dillerden alınan kelimeler bir hayli fonetik değişikliğe uğramıştır. İdari ve resmi işlemlerde genellikle Rusça kullanılmaktadır fakat teorik olarak gerekirse Adigece'de kullanılabilir. EĞİTİM Eğitimde adigece eğitimi verilmekle birlikte dersler genellikle Rusça dilinde yapılmaktadır. Maykop'ta bir Pedagoji enstitüsü vardır. Adige dilinde Radyo,Tv ve gazete-dergi yayını yapılamaktadır fakat bunlar sınırlı sayıdadır. Sovyet dönemine kadar adige yazı dili 1918 - 1927 Arapça ,1927 - a938 Latin harfleri ve 1938'den sonra kiril harfleri ile devamedegelmektedir DİN Adigeler Sünni (hanefi mezhebi) dirler. Kuzey Kaafkasya ve Dağıstan din işleri idaresine bağlıdırlar. NÜFUS DAĞILIMI Adige nüfusu artışı 1926 ?? 1959 1970 1979 Çerkezlerle birlikte zikredilmiştir. 79.631 99.855 108.711 Adigelerin böIgesel dağılımı Adige Özerk Vilayeti (79.5%) Sov. Bir.'deki digeryerler (20.5%) Adige özerk Vilayetinin etnik kompozisyonu Toplam nüfus 404.390 Adigeler 86.388 -- (21.4%) Ruslar 285.626 -- (70.6%) Ukrayna1ı1ar 12.078 -- (3.0%) Diğer1eri 20.298 -- (5.0%) Adige Özerk Vilayeti'nde kent - kırsal kesim dağılımı Kent Kırsal Kesim Adigeler 10.397 71.081 (6.8%) (30.5%) Ruslar 128.511 148.026 (84.2%) (63.5%) Ukraynalılar 6.180 5.034 (4.0%) (2.2%) Diğerleri 7.563 8.852 (5.0%) (3.8%) Okuma-yazma oranı : 1970'de %99'un üzerinde Yeni döneme ait bilgi olmamakla birlikte aynı dönemde her 1000 kişiden 270'i ilkokul --- 435'i lise --- 37'si yüksekokul mezunudur Anadilini Adige'ce olarak kabul eden Adigelerin oranı : Kentlerde : % 86.7 Köylerde : % 99.2 Rusçayı iyi bilen Adigelerin yüzdesi Ana dil olarak %4.2) -- (İkinci dil olarak : %76.7) Kuzey Kafkasya'nın Ruslar tarafından kesin ele geçirilme tarihi olan 1860'lı yıllardan başlayarak yüzbinlerce Çerkes ana yurtlarından sürüldüler ve Osmanlı topraklarına sığınmak zorunda bırakıldılar.Bu perişan göçmenler, büyük kayıplar vermelerine ve sayıca azalmalarına karşın, Türkiye yakın tarihinin her çevresinde sayılarıyla ölçülemeyecek kadar önemli roller oynamışlardır. Bu bakımdan Anadolu'daki Çerkes göçmenlerinin 1919-1923 yıllarındaki durum ve konumunu inceleyen Türkiye Kurtuluş Savaşı ile ilgili araştırmaların bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu sayfada kısa yaşam hikayelerini gördüğümüz kişilerin ve benzerlerinin adları, konuyla ilgili eserlerde geçmekle birlikte bunların Kafkaslı kökenleri genellikle bilinmekte ve çok defa da bilindiği halde belirtilmemektedir. -------------------------------------------------------------------------------- Hüseyin RAUF ORBAY Tuşa FUAT PAŞA Pşevu REŞIT BEY Ançok AHMET ANZAVUR Abruk AHMET PAŞA Sencer EŞREF BEY Aziz MEKER Ömer YAVER PAŞA Memmet ŞÜKRÜ OĞUZ Maan ALI BEY -------------------------------------------------------------------------------- Hüseyin RAUF ORBAY (1881-1964) Kafkasya-Abhazya kökenli olup Trablusgarb(Libya)Valiliği ve Ayan Meclisi (Senato) Üyeliği yapmış olan Aşharuva Mehmet Muzaffer Paşa'nın Oğludur. 1881 yılında Istanbul'da doğdu.Deniz Harb okulu'nu ve Mühendishane'yi (1899) bitirdi. Amerika, İngiltere, Almanya vs ülkelerde çeşitli dış görevlerde bulundu. Trablusgarb ve Balkan Savaşlarına katıdı. Birinci Dünya Savaşı'nda İran ve Irak'ta "Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusası" nın bir görevlisi olarak askeriyede bulundu. Daha sonra Yarbay rütbesi verilerek Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı'na atandı. T.B.M.M.'nin altıncı döneminde Kastamonudan milletvekili seçildi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye yönünden büyük güven kazandı ve (1942) Londra Büyükelçiliğine getirildi. Bu görevden de 1944 yılında kendi isteğiyle ayrıldı ve birdaha devlet görevi kabul etmedi. Kendi halinde yaşadı ve 1964 yılında İstanbul'da hayatına son verdi -------------------------------------------------------------------------------- Tuğa FUAT PAŞA (1835-1931) 1835 yılında Mısır'da doğdu. Osmanlı Devleti'nin hizmetinde bulunan ( INCIRKÖYLÜ) Tuğa Hasan Paşa'nın oğludur. İlk ve orta eğitimini İstanbul'da gördükten sonra Mısır'da harbokulunu bitirerek Mısır ordusunda albaylığa kadar yükseldi. Daha sonra İstanbul'a giderek OsmanlI Ordusunda yer aldı. Özellikle 1877-1878 yılları arasında Osmanlı -Rus savaşında Balkanlar'da Çarlık ordusuna karşı gösterdiği büyük başarılarla büyük ün kazandı ve "Elena Kahramanı" olarak tanındı.Birinci Dünya savaşı yıllarında çerkes göçmenlerince kurulan "Kafkasya Istiklal Komitesi" veTürkiye'de "Şimali Kafkasya Siyasi Muhacirleri Komitesi "(1915-1919) adlı örgütlerin başkanı olarak Çarlık Rusyası'na karşı özgür bir Kafkasya gayesine yönelik çalışmalarda bulundu. 96 yaşında iken (1931) yılnda öldü. İstanbul'da Eyüp Sultan'da gömülüdür. -------------------------------------------------------------------------------- Pşevu REŞIT BEY (1877-1951) Büyük Çerkes sürgününde (1864) Anadolu'ya gelerek Bandırma yöresine yerleşen bir adiğe ailesindendir. Pşevu Ali Bey'in oğlu olup (1877) yılında Emre Köyü'nde doğdu. Harbokulu'nu bitirdi.İttihat ve Terakki Partisi'nin militan kadrosu içinde yer aldı. İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra hastalanması sebebiyle Binbaşı iken Askerlikten ayrılmak zorunda kaldı. Ürdünde kardeşleriyle birlikte ordaki Kafkas göçmenleri arasında yaşadı. Türkce, Adiğece, Fransızca ve Arapça biliyordu. 1938 yılında Türkiye'ye döndü. 1951 yılında ise Bandırma'da öldü. -------------------------------------------------------------------------------- Ançok AHMET ANZAVUR (1834-1921) Büyük Çerkes sürgününde (1864) Adiğey'den göç ederek Marmara yöresine yerleşen Ançok adlı bir adiğe ailesindendir. Osmanlı zaptiye örgütüne katılarak binbaşı rütbesina kadar yükseldi.İstanbul, Kütahya, Konya gibi önemli şehirlerde jandarma tabur komutanı olarak görev yaptıktan sonra emekliye ayrylarak Biga'ya yerleşti. Birinci Dünya Savaşın'da "Çerkes İttihad veTeavun Cemiyeti"nin önde gelen kişilerinden Met Yusuf İzzet (Paşa) ve öğretmen Üzeyir Bey'lerin tavsiyesiyle Osmanly Teşkilat-ı Mahsusası'na alınarak Kafkas cephesinde görevlendirildi. Cesur, becerikli ve rütbesi'nin üstünde görevler yaparak tanınmış bir kişiydi. Gönen ve Manyas yöresindeki Kafkas göçmen kölerinden topladığı gönüllülerle Marmara yöresinde Kuvayı Milli'ye karşı ilk karşı ihtilal hareketini başlattı. Başarıları sayesinde aldığı güçle Ankara'ya yürümek için harekete geçtiysede Geyve Boğazındaki çarpışmalarda başarı sağlayamadı. Atından düşerek yaralandı ve tekrar İstanbul'a dönmek zorunda kaldı. Bir süre sonra Biga tarafına gitti. 1921 yılı şubat ayı sonunda Eskişehir İstiklal Mahkemesi'nce gıyabında idam cezasına çarptırıldı. Bundan sonra pek etkinliği görülmeyen Ançok Ahmet Anzavur Bey, 15 Nisan 1921 de karabiga dolaylarynda bir Arnavut çetesinin pususuna düşerek öldürüldü. Biga'nın Buzağılık(TUĞUJ HABLE) köyünde gömülüdür. -------------------------------------------------------------------------------- Abuk AHMET PAŞA (1857-1923) Kafkasya'nın Kabardey yöresinden Anadolu'ya göç eden bir Çerkes ailesinin çocuğu olarak (1857) yılında uzunyayla'da doğdu. Harbokulu'nu (1879) ve Harp Akademisini (1881) yılında bitirdi. Kurmay Binbaşı rütbesiyle Osmanlı Devleti'nin Belgrat elçiliğine ataşemilitiler oldu. Çarlık Rusya'da görevli olarak bulundu. Kongreliğe kadar yükseldi. İkinci meşrutiyet'in ilanından sonra (1908) genellikle İttihat ve Terakki Partisi'ni destemekle birlikte onun yersiz uygulamalarına karşı çıkmaktan da çekinmedi. "Çerkes İttihad ve Teavun Cemiyeti"nin üyeleri arasında bulundu. Savaş yıllarında Kafkas Göçmenleri tarafından Çarlık Rusyası'na karşı oluşturulan "Şimali Kafkas Cemiyeti", "Türkiye' de Şimali Kafkas Siyasi Muhacirleri Komitesi" vb. kuruluşlarda rol oynadı. Anadolu'daki Kafkas göçmenlerinin karşı ihtilal hareketlerine karışmalarını önlemeye çalıştı. Kafkasya'da Sovyet iktidarının kurulmasından sonra İstanbul'a sığıynan Kafkasyalı göçmenlere büyük yardımları oldu. 1923 yılında İstanbul'da öldü. Paşabahçe Mezarlığı'nda gömülüdür. -------------------------------------------------------------------------------- Sencer EŞREF BEY (1873-1938) 1873 yılnda İstanbu'da doğdu. Kafkasya'dan göç etmiş Sencer adlı bir Vubıh ailesinden olan, Sultan Abdülaziz'in kuşcubaşısı Mustafa Nuri Bey'in oğludur. Harb okulunun son sınıfında iken yeni Osmanlılar'la ilişkisi olmakla suçlanarak Hicaz'a sürüldü. Buradan kaçarak Hindistan'a ve Avrupa'ya geçti. Sürgündeki Osmanlı liberalleri ile işbirliği yaptı. Rumeli'de gizli İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin örgütlenmesinde çalıştı. Meşrutiyetin ilanından sonra da, İmparatorluğun kaderine hakim olan bu partinin militan kadrosu içinde yer aldı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Kafkasya sınırlarında, Türkistan'da, Arabistan ve Kuzey Afrika ülkelerinde çeşitli eylemleri yönetti.Yemen'deki Osmanlı kuvvetlerine para ve mühimmat götüren bir kafilenin başında iken yaralanarak İngilizler'in eline düştü ve Malta Adasyna sürüldü. Mondros Silah Bırakışması'ndan sonra İstanbul'a döndü.Uzun süre çeşitli ülkelerde yaşadıktan sonra (1938) yılnda çıkarılan af yasasından yararlanarak İzmir yakınlarındaki çiftliğinde bir süre yaşadıktan sonra öldü. -------------------------------------------------------------------------------- Aziz MEKER (1877-1941) Kuzey Kafkasya'da bugünkü Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi'nde bulunan Biberdkuace köyünde 1877 yılında doğdu.İlk eğitimini burada ve Batalpaşinsk (Çerkesk) köyünde yaptı. Ailesinin Türkiye'ye göçerek Eskişehir yöresine yerleşmesinden sonra 1889 yılında İstanbu Sultanisi'nde okudu. Daha sonra Fransa'ya giderek tarımcılık eğitimi gördü. İstanbul'da Halkalı Ziraat Okulunda öğretmenlik yaptı(1907). Kafkas göçmenlerini oluşturan "Çerkes Teavun Cemiyeti" ve "Şimali Kafkas Cemiyeti" ile"Kafkasya İstiklal Komitesi" gibi kuruluşlarda aktif görevler aldı, konferanslar verdi, broşürler yayınladı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Tuşa Fuat Paşa'nın başkanlığındaki bir Kafkas kuruluyla Avrupa'ya giderek Viyana, Berlin, Lozan vb. merkezlerde bu komite adına ve Kafkas davası lehine temaslarda bulundu. Çeşitli Devlet adamlarıyla ve bunlar arasında Cenevre'de sürgünde bulunan Lenin'le görüşmeler yaptı. Mondros Silah Bırakışması'ndan sonra Anadolu'ya geçerek Anadolu ihtilalinin saflarına katıldı. T.B.M.M.tarafından Sovyet Rusya'ya gönderilen elçilik heyetinde başkatiplik olarak görevlendirildi. 1923 yılında Ankara'ya dönerek Ziraat Okulunda öğretim üyeliği ve Ziraat Enstitüsü Başkanlığı yaptı. 1932 yılında ise Tarım Başkanlığı Müsteşarlığı'nda bulundu. Çerkezce, Abhazca, Türkce, Rusca, Fransızca ve Almanca biliyordu.1941 yılındaa Ankara'da öldü. -------------------------------------------------------------------------------- Ömer YAVER PAŞA (1861-1931) Büyük Çerkes sürgününde Anadolu'ya göç eden bir adige ailesidir.Harbokulu'nu (1880) ve Harbakademisi'ni (1884) bitirdi.Çeşitli askeri görevlerde bulunduktan sonra Balkan Savaşı'nda (1912) Doğu Ordusu'nu oluşturan dört kolordudan birinin (12. Nizamiye ve İzmit Redif Tümeni) komutanlığını yaptı. Osmanlı ordusunun bozgunuyla sonuçlanan bu savaş sırasında esir düştü. Ünlü ve yetenekli bir Erkaniharbiye Feriki (Korgeneral) olmasına karşın Enver Paşa tarafından orduda yapılan büyük tasfiye sırasında emekli adildi (1914). Savaş süresince İzmir'de bir tür sürgün hayatı yaşadı. Mondros Silah Bırakışması'ndan sonra üçüncü Tefik Paşa Kabilesi'nde Harbiye Nazırlığı görevine getirildi(20 Ocak 1919-24 Şubat 1919).Fakat İstanbula gelen Bağlaşık Devletler temsilcilerinin davranışlarına tahammül edemediği ve Hükümetin İttihatçı kadroların tasviye politikasını onaylamadığı için kabineden istifa etti. Padişah Vahdett'in Başmabeynciliğine atandı (31 Mart 1919). Asker kökenli olmakla beraber ılımlı bir kişiliğe sahipti. Buna karşın görevinin niteliği nedeniyle bir çok olayda şimşekleri üzerine çektiğinden Ankara Bidayet Ceza Mahkemesi'nce gıyabından idam edildi ( Temmuz 1920 ). Bu nedenle Padişah Vahdetti'nle birlikte ülkeyi terketmek zorunda kalmak ( Kasım 1922 ). Lozan Anlaşması'ndan sonra 150 ilk listeye dahil edildi ve ülkeye girmesi yasaklındı. Mısır'da ve Lübnan'da bir süre yaşadıktan sonra 1931 yılında Beyrut'ta öldü. -------------------------------------------------------------------------------- Mehmet ŞÜKRÜ OĞUZ (1881-1953) Büyük Çerkes sürgününde İstanbul'a göç eden bir Vubıh ailesindendir. 1881 yılında İstanbul'da yeni bahçe semtinde doğdu. Babası Albay Hacı Mustafa Bey'dir. Harbokulunu bitirerek orduya katıldı. Politikaya karışarak kardeşi Yeninahçeli Nail Bey'le birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin militan kadrosuiçinde yer aldı. Birinci Dünya Savaşı'nda ( Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusası) nda görev yaptı. Örnek bir birlik olan ünlü (Hücüm Taburu)'nun komutanı olarak çeşitli cephalerde çarpıştı. Mondros Silah Bırakışmasından sonra Taburu ile İstanbul'a gelerek yerli Rum halkını taşkınlıklarının önlenmesinde rol oynadı. Hücum Taburu'nun terhisinden sonra Maltepe Endaht (atış) Okulu komutanlığına atandı. Bu görev sırasında İstanbul'da Karakol Cemiyeti'nin ve Kocaeli Kuvayı Milliyesi'nin örgütlenmesinde önemli rolü oldu. Kunduh Bekir Sami Bey, Sencer Eşref Bey (Kuşcubaşı), Sabancı Hakkı, Baki Bey'ler ve Pşevu Reşit Bey gibi hemşerileriyle işbirliği yaparak bir çok kişinin, silah ve cephanin Anadoluya geçirilmesini sağladı. İstanbul ve Kocaeli yöresi Kuvayı Milliye Komutanlığı yaptı. Ankarada toplanan T.B.M.M.'nin ilk dönemine İstanbul milletvekili olarak katıldı (1920-1923). Meclis'in ikinci dönemine katılamadı. Anadolu ihtilali'nin başarıyla sonuçlanmasından sonraki tavsiyelerden ve özellikle kardeşi Nail Bey'in İzmir suikastı bahanesiyle idama mahkum edilmesinden sonra politikaya karışmadı (1926 ). Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Ticaret ve müteahhitlik işleriyle uğraştı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Sovyet karıştı bazı faaliyetlerde adı geçti. 1953 yılında öldü. -------------------------------------------------------------------------------- Maan ALİ BEY (1872-1934) 1872 yılında Abhazya'da doğdu. Ailesi 1877-78 Osmanlı rus savaşı sırasında Anadoluya göçederek Düzce yöresime yerleşmişlerdi. Osmanlı jandarma örgütüne katılarak Binbaşı rütbesine kadar yükseldi. Balkan Savaşlarına gönüllü olarak katıldı. Sencer Eşref Bey'n komutasında Edirne'yi Bulgarlar'dan kurtaran ve batı Trakya İslam Cumhuriyeti'ni kuranlar arasında yer aldı. Birinci Dünya Savaşı'na Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusa'sının bir mensubu olarak katıldı. Irak cephesinde, genellikle Kafkas göçmenlerinden kurulu olan Osmancık Gönüllü alayı'nın bir subayı olarak başarılar gösterdi ve sekiz yerinden yaralandı. Silah bırakışmasından sonra Düzce'ye döndü. 1919 yılı sonrasında Kuvayı Millye'ye karşı olan Nigehban Cemiyeti yararına bazı girişimleriyle Heyet-i Temsiliye'nin dikkatini çekmişti. İstanbul hükümeti tarafından kışkırtılan karşı ihtilal hareketine de katıldı ve Düzce'de Berzeg Sefer Bey'in yönetiminde oluşturulan yerel yönetimde jandarma komutanlığı görevini üstlendi. Düzce'nin Pşevu Ethem Bey'in güçleri tarafından işgali üzerine kaçtı. Bir süre sonra çıkarılan affın kapsamı dışında bırakıldığından Düzce ve Hendek'de Abhazların oluşturduğu ikinci ayaklanmada da rol oynadı ( Temmuz 1920 ). Yunan işgal bölgesinde kurulan işbirlikci ( Şark-ı Karip Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti ) kurucuları arasında Düzce delegesi olarak yer aldı (1921). Bu ülkeyi terketmek zorunda kaldı. Lozan Anlaşması'ndan sonra 150 lik listeye konanlar arasındaydı. Abhazca Adigece ve Türkce biliyordu. 1934 yılında ise Yunanistan'da Kareferye'de öldü. HAZIRLAYAN MUSTAFA COŞĞUN MAİL adigekaptan@hotmail.com
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol